Her zaman bildiğimiz, hakkında fikrimiz olan konular bizi kendine çekmez mi?
Güncel hayatımızı düşünsek, kendimize bir spor ayakkabı alacak olsak ve yeterli miktarda paramız da olsa hep bildiğimiz ve daha önce giydiğimiz o markayı tercih etmez miyiz, rahatlığından emin olmadığımız yeni bir marka olan X’i deneyerek neden risk alalım ki? Peki bazen çok daha uygun fiyata ve yüksek performansa sahip otomobil markaları olduğu gerçeğine rağmen (örneğin Renault) sırf daha aşina ve alışkın olduğumuz o marka arabaya (örneğin Wolkswagen) binmeyi tercih etmez miyiz, 100.000 TL daha pahalı olsa bile? Çünkü daha önce hiç Renault araç kullanmamışızdır ama Wolkswagen’e 2 yıl boyunca binmişizdir ve hiçbir şikayetimiz olmamıştır, ama ya Renault marka ile yolda kalırsak?
Elimize geçen toplu parayla yatırım yapmak istiyoruz diyelim. Çok karlı hisseler var bildiğimiz ya da yatırım fonları… Ama yoook, ille de ev alacağız, ille de altın. Başkasına aşina değiliz ki. Evden kira geliri olur, Türkiye’de ev her zaman para eder diye düşünürüz. Ama ya borsada para kaybedersek? Yatırım fonları nasıl çalışıyor onu da bilemiyoruz ki.
Bu tutum çoğumuzu rasyoneliteden koparıp, duygularımızı ve önceki deneyimlerimizi finansal çıkarlarımızın önüne geçirir. Artık kabul edelim, insanlar olarak belki bizi hayvanlardan ayıran yönümüz düşünebilmemiz, ama kalbimizden geçene de her zaman engel olamıyoruz 🙂